1:tüm dünyada halen grip aşısının guvenırliği ve uygulamanın işe yarayıp yaramadığı hakkında tartışma var iken mara terepi nasıl bu kadar kısa sürede tam guvenılır olduğunu açıklarmısınız.
2:tüm dünyada kullanılan ilaçların bıle çok uzun yıllar içinde bılınmeyen yan etkılerı çıkabılıyor ki mora terapının boyle bılınmeyen bır yan etkısının ılerde çıkmıycağına nasıl bu kadar emınsınız.
3:mora terepi vücuda ve beyne frekans göndermeyle yapılıyor kı bu işlem beyın için ne kadar guvenli??
bende sigarayı bırakmak isteyen biriyım hiç bir şekılde başka bır sıgarayı bıraktırma ürünü satıcısı pazarlamacısı değilim.bu konularda benı aydınlatırsanız çok sevınceğim..
Cevap :
Ferhat bey sorularınızda haklısınız ve bunları elimden geldiği kadar yanıtlamaya çalışacam. Grip aşısı orneğinizdeki gibi; Evet hakkında bu denli çalışma varken ve daha onemlisi çalışma yapacak sınırsız maddi kaynağa sahipken- grip aşısıyla ilgili bile bu kadar tartışma olması bizim de bir tedaviyle ilgili konuşurken bu kadar çalışmaya ve araştırmaya sahip olmamızı ve bunlar uzerinde tartışmamızı - en azından boyle bir beklentinin normal karşılanmasını gerektirir. Ancak burada tamamlayıcı tıpla ilgili en onemli problem karşımıza çıkar:Çalışmaları yapacak mali kaynağın ancak ilaçlar ve ilaç şirketleri örneğinde olduğu gibi güçlü bir para dongusunu gerektirmesi. Bilinir ki bilimsel çalışmalara ozellikle ihtiyac duyan ilaç şirketlerinde, hiçbir şirket herkesin ulasabıleceği "ısırgan otuyla" ilgili araştırma yapmaz ama kendi sentezlediği ve satış haklarına sahip olduğu yeni bir molekul uzerindeki çalışmalar için milyonlarca doları bir çırpıda harcayıverir. Boyle olunca da tedaviler için hergun yeni molekuller bulunur ama "ısırgan otu" orneğindeki gibi herkesin kolayca bulabıleceği doğal ilaçlarla ilgili çalışmalar çok çok zayıf kalır ve bir sure sonra kimyasal - yeni molekuller uzerinde harcanan bu denli emek ve mali açıdan kolayca yapılan buyuk çalışmalar artık her turlu tedavi için (ısırgan otu orneği gibi) benzer sekilde aynı anda yapılan birçok çalışmayı ve mumkunse buyuk çalışmaları "normal " ve "gerekli" hale getirir. Ve olan olur "ısırgan otu" tedavi artık sınıfında olamaz cunku hakkında yeterli çalışma yoktur...Bu açmazın gunumuz tıbbındaki çok onemli bir sorun oldugunu dusunuyorum. Isırgan otu orneğini ve yukarıda bahsettiğim donguyu doğal tıp olarak adlandırılabılecek hersey için ; bitkiler, enerji terapileri, akupunktur, Ozon, homeopati ve biorezonans... için kullanabılırız.
1. sorunuz için: Biorezonans 1976 yılında Almanyada doktor Morell tarafından kullanıldı. Daha oncesi ise; Morell den onceki donemde - 1960 lı yıllarda Dr. Voll un çalışmalarına dayanıyordu. Konu Dr Voll zamanlarında daha cok akupunktur uzerine iken Dr Morell ile biraz daha farklılaşıp biraz daha homeopati tarafına kaymaya başladı. MORA Terapi Dr Morell in yolundan giderek, Dr Morell in ilk açtığı yola bağlı olarak yapılan ve MORA teknolojisini kullanan tedavileri genel adı. Yani MORA-Terapinin en azından 35 yıllık bir geçmişi var. Bu süre içinde de yapılan bir suru çalışma var. Ortak durum: MORA-Terapiye bağlı bir yan etki ile karşılaşılmaması. MORA-Terapinin sigara bırakmayla ilgili kullanımın geçmişi ise 5 sene.. Yani tekniğin temeli 35 yıllık ama sigara üzerinden kullanımı 5 senedir. Şimdiye kadar yapılmış çalışmalarda da bir yan etkiyle karşılaşılmadı. Bunu şu şekilde açıklamaya çalışabılırm: MORA-Terapi detoks tedavisi sınıfındadır yani vücudu temizlenmek için uyarır - tek yaptığı da budur.. ancak eğer biorezonansta normalin dışında - sistemi fazla zorlayan uyaranlar vermeye kalkarsanız vücut bu durumda kendisini kapatır ve duyarsızlaşır. Bu durum 35 yıllık geçmişin en azından son 30 yılı için bilinen bir durumdur. Tüm bunlar yanında; benim kişisel görüşümce ; MORA-Terapide eğer yaptığınız işin ciddiyetini anlamadan fazla sert müdehaleler yapmaya kalkarsanız detoks problemi yaşanabilir yani kişi ilk iki gün için yorgunluk halsizlik gibi şeyler yaşayabilir ve bu da "detoks" denilen şeyin çok bilinen bir etkisidir ve hatta bazılarına göre olmazsa olmaz gereğidir. Bunun dışında sistemde kalıcı "normal dışı" etkiler yaratılması mumkun değildir. Bundan dolayıdır ki örneğin bu tedaviyle sişgara içmeyen bir kişiyi (normal bir durum) sigara içen bir hale getirebilmeniz (normal dışı durum) mumkun değildir. Ama sigara içme "anormal" halini giderebilmeniz mumkundur ve sistemdeki bağımlılık durumu ne kadar yuksek ise o kadar net değişim olması beklenir.
2. Sorunuz için: MORA-Terapi de vucuda dışarıdan bir madde verilmez... bir ilaç verilmez... ve hatta gorulebilir boyutta bir frekans da verilmez. Verilen şey sigaradan alındığı "varsayılan" normal koşullarda ölçülemeyen elektromanyetik bilginin (olculebilir frekans değil - ultra thin elektromanyetik vibrasyon olarak adlandırılan sey) kullanılmasıdır. Bu olculemez dalgalar homeopatinin etki mekanizmasını acıklayabılmek için ilk o0nce etkinliği acıklamaya yonelik teorik bilgi olarak ortaya atılmıştır. Sonrasında ise - artık varlıklarını fizikteki gelişmelerden dolayı biliyoruz... Aynı konuyla bitkisel terapilerde karşılaşırız. Isırgan otu orneğinde; ısırgan otu içindeki bir maddenin etkisinden cok ısırgan otunun tamamından ve aslında birçoklarının savundugu gibi "enerjisinden" bahsedilir. Enerji terapilerinin ( akupunktur da bu sınıftadır) ortak yanı; maddesel boyutta bir değişiklik yapmamaları ancak yarı teorik-enerjetik modelle açıklanabilecek enerji meridyenlerini ya da enerji yollarını kullanarak sistemde bir değişim sağlamaya çalışmalarıdır. Akupunktur bunu bilinen-yarı bilinen -yarı teoretik enerji noktalarına iğneler batırarak ya da o noktaları bir şekilde uyararak yapmaya calısır. Homeopatideki mantık ise aşılama gibidir ve sistemin normal koşullarda zarar goreceği ya da kotu etkileneceği bir maddeyi kullanarak (yani aslında maddenin kendisini kullanmadan - milyarlarca kez dilue ederekten - aslında enerjisini kullanaraktan) enerjetik yolla uyarılmasıdır. yani aşılama gibidir. . Bitkisel tedavilerde ise bitkiler çok az dozlarda kullanarak vucutta birşeyler değiştirilir ve klasik tıp bu kadar az dozda kullanılan bitki solusyonlarının nasıl olup etki edebileceğini - kendi mantığı içerisinde - biryere koyamaz. Akupunktur ya da homeopatiyle ilgili ve "bilinçlice" yapılan ve düşük dozlarla yapılan bitkisel tedavilerle ilgili olarak yan etkiden bahsedebilmek gerçekten çok zor ve bildiğim kadarıyla yapılmış çalışmalarda ya net etki var ya da bilimsel olarak olculebilir bir etki yok ama ortak nokta: yan etki yok... O yuzden bu tedaviler cogu zaman plasebo ile karıştırılır cunku klasik tıpta bir tedavinin yan etkisi olmaması pek anlaşılşabılır bir durum değildir. MORA-Terapi bu iki sistemdeki (akupunktur ve homeopati) tecrubenin birleşimidir denilebilir ve etkinliği maddesel boyutta yani klasik tıbbın bildiğimiz etki alanında değil, kişinin enerjetik boyutunda tam olarak anlayamadığımız ve ancak çakra, meridyen ve benzeri terminolojilerle yaklaşabıldıgımız aurası üzerindedir. Not etmeme izin verin: MORA-Teraide beyin uzerinde calışmıyoruz, beyne frekans gondermiyoruz. Sigara bırakmayı beyin dalgalarını değiştirerek yapmıyoruz. Vucudun enerji meridyenleri - başka bir terminolojide aurası - başka bir terminolojide çakraları üzerinde etki yapıyoruz.
Saygılarımla
Dr Ersal Işık